İBN TEYMİYYE VE CEHENNEMİN FANİLİĞİ (FENAUN NAR) MESELESİ

Düşmanları tarafından sıklıkla dile getirilen bu iddia o kadar yaygınlık kazanmıştır ki, artık İbn Teymiyye'yi sevenlerin bile bu görüşü ona nispet ettikleri görülür olmuştur. Bu ise şeyhin eserlerini hakkıyla mütalaa etmeden ve kulaktan dolma sözlerle hareket etmekten kaynaklanmıştır. Oysa Ibn Teymiyye eserlerinin onlarca yerinde cehennemin ebedi olduğundan bahsetmiş ve bu konuda icma olduğunu nakletmiştir. Bunu ise "Mecmu'u'l-Fetava", "Minhâcu's-Sünne", "Beyânu Telbisi'l-Cehmiyye" "el-Akidetu'l-Hameviyye" ve "Der'u Teârudi'l-Akli ve'n-Nakli" gibi meşhur kitaplarında dile getirmiştir. Şeyhin bu konu sadedinde naklettiği icma haberleri: a- "Mecmu'u'l-Fetâvâ" ve "Beyanu Telbisi'l-Cehmiyye" isimli iki eserin de cehennemin ebediyeti hakkında şöyle demiştir: "Muhakkak ki ümmetin selefi ve imamları, yine Ehli sünnet ve'l-Cemaatin hepsi ittifak etmişlerdir ki mahlukattan cennet, cehennem, arş ve benzerleri gibi yok olmayacak ve tamamen fenaya ermeyecek şeyler vardır. Bütün mahlûkatın fani olacağını Cehm b. Safvân ve Mutezile mezhebinden ona muvafakat eden bidatçı kelam ehlinden başkası söylememiştir. Bu, batıl bir görüş olup Allah'ın kitabına, Rasûlünün sünnetine ve ümmetin selefinin ve imamlarının icmasına aykırıdır. " Mecmu'u'l-Fetávà 18/307; Beyânu Telbisi'l-Cehmiyye 1/581 b- "Der'u Tearudi'l-Akli ve'n-Nakli" isimli eserinde İmam el-Eş'ari'den Allah'u Teâla'nın fiillerinin son bulup bulmaması hakkındaki sözünü nakletmiştir. el-Eş'ari burada Cehmiyye'nin bunun son bulacağını söylediğini kaydetmiştir. Bu fikir sebebiyle Cehmiyye mezhebi en nihâyetinde cennet ve cehennemin de son bulacağını, öyle ki sonunda Allah'u Teâla ile birlikte hiçbir şeyin kalmayacağını iddia etmiştir. İbn Teymiyye işte bu noktada onları red babından el-Eş'ari'nin cennet ve cehennemin ebedi olması hakkındaki icma haberini tasdik ederek nakletmiştir. el-Eş'ari şöyle demiştir: "İslâm ehli nin hepsi şöyle demişlerdir: Cennet ve cehennemin sonu yoktur. Bu ikisi var olup bakidirler. Aynı şekilde cennet ehli cennette var olup nimetlenmektedirler. Cehennem ehli de cehennemde var olup azap görmektedirler. Bunların sonu gelmeyecektir." Der'u Tearudi'l-Aldi ve'n-Nakli 2/357, 358. el-Eş'ari'nin bu sözü için bkz. Makalatun Islamiyyin, 135 c- İbn Teymiyye, İbn Hazm'ın icma edilen meseleleri cem ettiği “Meratibu'l-İcma" isimli eseri üzerine yazdığı "Nakdu Merâtibi'l-İcma" kitabında, onun bu konudaki icma haberini itiraz etmeden ikrar etmiştir. Ibn Hazm şöyle demiştir: "Cehennem haktır. O, azap diyarı olup ebedidir be son bulmayacaktır. Onun ehli olanlar ebediyen yok olmayacak ve nihayer ermeyeceklerdir. O, İslâm dinine muhalefet eden her kâfir için hazırlanmış bir yerdir." Meratibu'l-İcma bi Hamişi Nakdi Meratibi'l-lcma 267 İbn Teymiyye onun birçok sözünü bu eserde eleştirmesine ve hakkında ihtilaf olan meseleleri yeri geldiğinde zikretmesine rağmen bu ibareye hiçbir not düşmemiştir. d- "Minhâcu's-Sunne"de Ehlisünnetin akidesinden bahsederken Ehli sünnetin cumhurunun şöyle dediğini nakletmiştir; "İçerisindeki olayların yenilenmeslyle birlikte cennet nimetleri ve cehennem azabı daimidir. " Minhácu's-Sunne 1/146 Daha sonra cumhurun bunu kabul etmeyenlerin sapıtmış olduklarını söylediklerini nakleder. İbn Teymiyye bu sözleri dışında kitaplarının onlarca yerinde cennet ve cehennemin ebedi olduğunu belirtmiştir. Eserlerinin hiçbirinde bunun hilafına bir görüş beyan etmemiştir. Ama kendisine nispet edilen ve ne zaman yazıldığı bilinmeyen küçük bir risalede değindiği bazı meseleler bu konuda yanlış anlaşılmıştır. Mahtut (el yazma) nüshası 12 sayfa olan ve başında bes mele ve hamdele zikredilmeden "Fasıl" denilerek başlanan bu noksan risale Dr. Muhammed b. Abdullah es-Semheri tarafından tahkik edilerek 1995 yılında neşredilmiştir. er-Reddu alá Men Kale bi Fendi'l-Cenneti ve'n-Nar, Daru Belenalye, Riyad Muhakkikin belirttiği üzere risalenin iki el yazma nüshası bulunmaktadır. Bunlardan birisi 12 sayfa, diğeri ise bundan daha eksik olup 3 sayfa kadar dır. Baskıya esas alınan bu 12 sayfalık nüsha üzerinde, risaleyi yazanın ve onu istinsah edenin ismi bulunmamaktadır. Aynı şekilde yazıldığı vakti ifade eden bir tarih de bunda yoktur. er-Reddu alá Men Kåle biFenal'l-Cenneti ve'n När. Mukaddime: Muhammed es Semberi. Bu risalede kuşku uyandıran birçok husus sabit olmuştur. Şöyle ki: 1. Risalenin iki nüshası da besmelesiz ve hamdelesiz başlamaktadır ki, bu İbn Teymiyye'nin diğer eserlerinde görülmeyen bir durumdur. 2. Tam olduğu söylenen ve baskıya esas alınan 12 sayfalık nüshada ri sale şoyle başlamaktadır: "Cennet ve Cehennemin Fani Olması Hakkında Fasıl " Bunun için matbu nüshanın mukaddimesine (s.34) bakılabilir. Evet, başı eksik olduğu söylenen 3 sayfalık nüshanın aksine tam olduğu söylenen bu nüshada söze böyle başlanmaktadır. Bu ise onun açıkça bir kitabın başı değil devam eden bir bölümü olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte kitabın muhakkiki bu önemli hususa işaret etmemiş ve İbn Teymiyye'ye ait olan bu başlığı kitaba koymamıştır. Böylelikle bunun tam bir risale olduğu izlenimini vermiştir. 3. İbn Teymiyye bu başlıktan sonra sözüne atıf edatı olan, "ve" harfiyle başlamıştır. Bu da onun başka bir cümlenin devamı olarak söze devam ettiğini göstermektedir. 4. Risalenin muhakkiki de dâhil İbn Teymiyye'nin bu eserini inceleyen ilim ehli, buradaki sözlerin İbn Teymiyye'nin görüşünü net olarak ortaya koyamadığını belirtmiştir. Zira risalede tartışma üslubuyla tarafların görüşleri hikâye edilerek, dayandıkları deliller tahlil edilmiştir. Burada bazen cehennemin fami olduğunu söyleyenlerin getirdiği bir delilin kuvvetli olduğu teyit edilirken, bazen cehennemine ebedi olduğunu söyleyenlerin getirdiği bir delil teyit edilmiştir. Öyle ki bazı âlimler bu teyit cümlelerinin İbn Teymiyye'ye değil, görüşleri nakledilen kesimlere ait olduğunu söylemişlerdir. Bu açıdan müellifin bu mesele hakkında görüşünün ne olduğunu kestirebilmek çok güç olmuştur. Nitekim o, cennet ve cehennemin ebedi olduğunu söyleyenlerin itimat ettikleri delilleri ele aldığı yerde Kur'an'dan delil olarak zikrettikleri bir çok ayeti nakletmiştir. Sonra bu nasların kâfirlerin ebediyen cehennemden çıkamayacaklarını ve azabın onlardan hafifletilmeyeceğini net olarak ifade ettiğini belirtmiş ve şöyle demiştir: "Allah onların ölümü, cehennemden çık mayı ve azabın onlardan hafifletilmesini istediklerini haber vermiştir. Ama onlara bu istedikleri hiçbir şey için icabet edilmemiştir. Allah onların arada ebedi kalacaklarını bildirmiştir." Sonra buna delalet eden birçok âyet naklet miş ve şöyle demiştir: "Kur'an'daki bu ve benzeri naslar onların cehennem de ebedi kalacaklarını ortaya koymaktadır. Onlar orada ne ölür, ne yaşar ve ne de onlara bu ikisini (ölümü ve yaşamı) istediklerinde icabet edilir. Age 72 ve 74: الأحمر أنهم يطلبون الموت، والخروج منها ويطلبون تخفيف العذاب، فلا يجابون: لا إلى هذا ولا على هذا وأخبر أنهم ماكثون فيها، وأخبر أنهم الا يقضى عليه، فيقونوا ولا يخفف عنهم من عذابها، وقال تعالى الواقين كفروا وماتوا وهم كماز أولئك عليهم لعنه الله والملائكة والناس أجمعين خالدين فيها لا يحقف عليم العذاب ولا هم ينظرون . .... - وذكر آيات كثيرة فهذه النصوص وأمثالها في القرآن تبين أنهم خالدون في جهنم لا يموتون ولا يحيون، وأنهم يسألون هذا وهذا فلا يجابون) Sonra o kafirlerin cehennemden çıkamayacaklarını bildiren çeşitli hadisleri nakletmiştir. Age. 71-79. İbnu'l Kayyim bu risaledeki sözlerin genelini "Hadil-Ervah" isimli eserin de nakletmesine rağmen, orada ibn Teymiyye'nin "Fenâu'n-Når" görüşünde olduğunu belirtmemiştir. Eğer o İbn Teymiyye'nin bu görüşte olduğunu bilseydi bunu muhakkak naklederdi. Çünkü o adları sanları unutulmuş nice bidat ehlinin bu meseledeki görüşünü bile orada zikretmiştir. Aynı şekilde İbn Kesir, ez-Zehebi, İbn Abdulhadi, es-Safedi, el-Bezzâr ve İbn Muflih gibi talebelerinden hiçbirisi onun bu görüşte olduğunu nakletmemişlerdir. Halbuki bu alimler onun tartışma konusu olmuş tüm görüşlerini aktarmış, hatta abdest gibi bu meseleden daha hafif konularda bile onun fıkhi tercihlerini tek tek kaydetmişlerdir. Ne gariptir İbn Kesir ve ez-Zehebi kendilerinden üç asır önce yaşamış nahiv âlimi İbn Burhan'ın (v.456/1064) hayatından bahsederken bile onun "Fenau'n-Nar" görüşünde olduğundan bahsetmiş ve bu görüşünü reddetmişlerdir. İbn Burhân'ın siretini ele aldıkları bir-iki sayfalık yazılarında bunu belirtirken, hocalarının sayfalarca hayatından bahsettikleri yazılanında bunu zikretmemeleri mümkün müdür? el-Bidaye ve'n-Nihaye 15/473, 797 ve Siyaru Alami'n Nubelà 18/124-126 Kısaca belirtmek gerekirse İbn Teymiyye fetva ve risalelerinin cem edildiği 35 ciltlik "Mecmu'u'l-Fetâvâ" isimli eserinin hiçbir yerinde cehennemin son bulacağını belirtmemiştir. Aksine cennet ve cehennemin ebedi olduğunu ifade ederek bu noktada onları farklı değerlendirmemiştir. Daha önce bu eserden nakdettiğimiz sözüne ek olarak biz Mecmuu'l-Feteva 3/304, 8/154, Yine "Der'u Tearudi'l-Akli ve'n-Nakli" isimli 10 ciltlik eserinin hiçbir ye rinde cehennemin son bulacağını belirtmemiştir. Daha önce naklettiğimiz icma haberine ek olarak bkz; Der'u Tearudi-Akli ve'n-Nakdi 1/39, 305, 3/158, 8/308, 345 Aynı şekilde "Minhácu's-Sunne" isimli 8 ciltlik eserinde ve 8 ciltlik "Beyanu Telbisi'l-Cehmiyye" isimli eserinde cehennemin ebedi olduğunu ısrarla vurgulamıştır. Bu nedenle Aliyu'l Kâri şöyle demiştir: "Ibn Teymiyye el-Hanbeli en nihayetinde kâfirler cehennemden çıkacaktır diyor demek, ona atılmış bir iftiradır. " er-Reddu Alal Kailine bi'l Vahdetil Vucud, 86 Sonuç olarak onun hiçbir eserinde cehennemin faniliğine delalet eden bir sözünün bulunmadığı netlik kazanmıştır. Öyleyse neden bu kadar net ifadeleri olmasına ve bu konuda icma bulunduğunu nakletmesine rağmen bunlar görmezden gelinmiştir? İbn Teymiyye'nin yüzlerce ciltlik muteber eserlerinde sabit olan sarih-net, muhkem fetvalarıyla, muhteviyatında birçok müphemlikleri barındıran, başı ve sonu belli olmayan bu risalesindeki söz leri neden bir tutulmuştur? Aksine bu risaledeki müphem ifadeler muhkem ve net ifadelerinin nesh edicisi kabul edilmiştir! Şüphesiz ki bunu yapmak muhkemi bırakıp müteşabihin peşine düşmektir. Rabbimiz bunu yapanlar hakkında ise şöyle buyurmaktadır: "Sana kitabı indiren O'dur. Onun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih âyetlerin peşine düşerler." Allah'u Teala'nın kitabında bile müteşâbih meseleler bulunuyorsa, ondan gayrı kitaplarda tabi ki mücmel-müteşâbih meseleler bulunacaktır. Bu noktada bize düşen ise müteşabih meselelerin peşini bırakıp muhkem olanı almak olacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKİNDİ VE YATSI NAMAZININ SÜNNETİ HAKKINDA

ALİMİN - ALİ'NİN YÜZÜNE BAKMAK İBADETTİR RİVAYETLERİ HAKKINDA

İşlerinizi Şaşırdığınızda Kabir Ehlinden Yardım İsteyin Rivayeti