Ebu Hanife ve Öğrencilerinin Zat ile Tevessüle Dair Görüşleri
Haskefi şöyle demektedir: “Tatarhaniyye’de,Münteka’ya azven, Ebu Yusuf’un Ebu Hanife’den yaptığı nakilde, EbuHanife’nin
şöyle dediği aktarılmaktadır: “Hiç kimsenin Allah’a, O’ndan başkabir şeyle dua
etmesi yakışık almaz. İzin verilen ve emredilen dua şekli Allah’ın şu buyruğunda ifade edilendir:
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na bu isimlerle dua edin.”
(Haskefi diyor ki) Ebu Hanife, “Rasûlün
hakkı için” veya “enbiyanın ve evliyanın” ya da“Kabe’nin hakkı için” demeyi
mekruh görmüştür. Zira yaratılmış olanların, yaratıcı üzerinde bir hakkı
yoktur.”[1]
Bilindiği üzere, mezhebte “mekruh”
denildiği zaman Muhammed’e göre “haram”, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre “harama
yakın olan” kasdedilmektedir.
İhtiyar sahibi “Mekruh, Muhammed’e göre haram, ikisine (EbuHanife ve Ebu Yusuf)
göre harama daha yakın olan şey anlamındadır.”[2] derken,
Ayni, “Kerahiyyet kitabındaki her mekruh, Muhammed’e göre haram, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre
harama daha yakın manasındadır.”[3] demektedir.
Dolayısıyla,duada “Rasûlün hakkı için”
veya “Enbiyanın ve evliyanın hakkı için” demek,İmam Muhammed’e göre haram,
İmam Ebu Hanife ve İmam Ebu Yusuf’a göre haramadaha yakın bir şeydir.
Hanefi mezhebinin hemen hemen bütün füru
kitaplarında, bu söylediğimiz,birbirine yakın ibarelerle açıkça ifade
edilmektedir.
Abdullahel-Musuli, İhtiyar’da şöyle demektedir: “(Allah’a kendisinden başka birşeyle dua etmek mekruhtur).
Falanca ile istiyorum veya meleklerinle ve peygamberlerinle istiyorum,
denmez.”[1]
Hidaye’de geçen “Duada filancanın hakkı için veya Nebilerin ve Rasûllerin hakkı
için demek mekruhtur. Zira mahlûkun Hâlık üzerinde bir hakkı yoktur.” ibaresini,“Kabe
ve Meş’ari’l-Haram hakkı için” gibi yaratılmışların yaratan üzerinde birhakkı
olduğu izlenimi veren ibareler de aynen bunun gibidir. İnsanların yapageldiği
şey böyle olsa da durum değişmez.”[2] sözleriyle
açıklayan Ayni, başka bir yerde şöyle demektedir: “Duada, filancanın hakkı
için veya nebilerinin ve velilerinin hakkı için ya da Kabe’nin ve
Meş’ari’l-Haram’ınhakkı için demek haramdır.”[3]Fahreddin Zeylei,[4] Molla
Hüsrev[5] ve Damad Efendi[6] de aynı ibarelerle şöyledemektedirler: “Duada, filancanın hakkı için ve
aynı şekilde peygamberlerinin,velilerinin ve Rasûllerinin hakkı için ya da
Kabe’nin ve Meş’ari’l-Haram’ın hakkı için demek mekruhtur. Zira mahlûkun Allah
üzerinde bir hakkı yoktur.Üzerine bir gereklilik olmaksızın kullarından
dilediğine rahmetini ihsan eder.”
Başta zikrettiğimiz Haskefi’nin sözünü
şerheden İbn-i Abidin, bu mekruhluğun, “hakkı için” sözüne vaciplik,yani mecburiyet
manası yüklendiği zaman olacağı, hürmet ve hatır manasında olunca mekruh
kapsamına girmeyeceği türden itirazları naklettikten
sonra şöyle demektedir:
“Ben derim ki, bu söylenenlerin
tamamı,bu lafızdan akla ilk gelen zahirî anlama muhalif ihtimallerdir. Lafzın,caiz
olmayan bir manayı vehmettiriyor olması dahi, onu yasaklamak için yeterlidir.
Allahu Alem, imamlarımız bu yasaklamayı bundan dolayı mutlak olarak
söylemişlerdir.”[7]
Ayrıca İbn Abidin, Ebu
Hanife’nin“Allah’tan, O’ndan başkasıyla istenmez.” sözlerini, “yani, zatı,
sıfatları ve isimlerinden başkasıyla...”[9] diye izah
etmektedir.
Hasılı duada filancanın ve falancanın hakkı için istemenin, bu filanca ve falanca
nebiler ve veliler dahi olsa mekruh, yani haram veya harama yakın olduğu, böyle
dua edilmemesi gerektiği, bunun da Ebu Hanife ve öğrencilerinin görüşü olduğu,
Hanefi mezhebinin hemen hemen muteber bütün füru kitaplarında ifade
edilmektedir.
----------------
Yorumlar
Yorum Gönder