İmam Şafii’nin Ebu Hanife’nin KABRİYLE TEVESSÜL ETTİ YALANI
"Selefilere Selefice Cevaplar" Adlı Kitapta
geçer.
s. 98’de diyor ki: “İbn Hacer (ö.
852/1448) el-Hayratül -Hisanfi Menakibi’l-İmam Hanifeti’n- Numan adlı kitabının
25. faslında İmam Şafi, Bağdat’ta Ebu Hanife’nin kabrine gelip onunla Allah’a
tevessülde bulunurdu diyor.”
İbn-i Hacer diye ıtlak edildiğinde akla ilk
gelen ismin Askalani olduğu malumdur.
İyi ihtimale göre, Hoşafçı, Askalani ile Heytemi arasındaki farkı bilmemektedir. Zira ismi geçen kitap Heytemi’ye, parantez içindeki ölüm tarihi ise Askalani’ye aittir.
İyi ihtimale göre, Hoşafçı, Askalani ile Heytemi arasındaki farkı bilmemektedir. Zira ismi geçen kitap Heytemi’ye, parantez içindeki ölüm tarihi ise Askalani’ye aittir.
Kötü ihtimale göre ise İbn-i Hacer diye
ıtlak edip parantez içine Askalani’nin ölüm tarihini yazan Hoşafçı, Heytemi’yi
Askalani olarak gösterip okuyucuyu aldatmaya çalışmaktadır.
Hoşafçı’nın dediği gibi zikri geçen
kitabın 25. faslında değilse de 35. faslında, Heytemi’nin de söylediği gibi bu
haberi Hatib el-Bağdadi, tarihinde nakletmektedir.(1)
Hoşafçı bir başkasından bulamadığı ve
bulamayacağı için, haberin isnadının sıhhatini aynı sayfada Kevseri’den
nakletmektedir.
Ahmed Ğumari’nin söylediğine göre, Ebu
Hanife mevzu bahis olunca “aşırıya gitmiş bütün bi’datçılar gibi, sanki
idrakini, ilmini, aklını, görgüsünü, dinini ve imanını kaybeden”(2) Kevseri’nin
uydurma olduğunu anlamak için ilim talebesi bile olmaya gerek olmayan “Ebu
Hanife, ümmetimin siracıdır” uydurma hadisini takviye etme gayretleri zaten
bilinmektedir.(3)
Kevseri, bu haberle alakalı iki
ibaresinden birinde, “Bu senedin ricalinin tamamı Hatib indinde mevsuktur”(4)
derken, diğerinde daha da aşırıya gidip bu haberin “Hatib’in tarihinin
başlarında sahih bir senetle zikredildiğini”(5) söylemektedir.
Haberin ravilerinden Ömer b. İshak ve Ali
b. Meymun’u, Hatib’in nerede ve nasıl tevsik edildiği bilinmemektedir.(6) Kaldı
ki Ömer b. İshak rical kitaplarında adı dahi geçmeyen, tanınmamış birisidir.(7)
Şeyhi Ali b. Meymun’un da kim olduğu belli değildir. Eğer “Rakkî” ise onu
Şafii’den rivayeti olduğu bilinmemektedir. İbn-i Hacer Tevali’t Te’sis’de bu
konudaki bütün gayretlerine rağmen Ali b. Meymun’dan bahsetmemektedir.(8)
Eğer “Medeni” ise Zehebi onun hakkında “uydurma hadisler rivayet eder” demektedir.(9)
Ravilerden Mükrem b. Ahmed’in, Ebu Hanife’nin faziletlerine dair bir çalışması olduğu bilinmektedir. Bu haberin de oradan aktarıldığı kuvvetle muhtemeldir.
Eğer “Medeni” ise Zehebi onun hakkında “uydurma hadisler rivayet eder” demektedir.(9)
Ravilerden Mükrem b. Ahmed’in, Ebu Hanife’nin faziletlerine dair bir çalışması olduğu bilinmektedir. Bu haberin de oradan aktarıldığı kuvvetle muhtemeldir.
Yine Hatib’in aktardığına göre,
Darakutni’ye bu çalışma sorulduğu zaman, “uydurmadır, hepsi yalandır”
demiştir.(10)
Hali bu olan isnadın “ricalinin tamamının
Hatib indinde mevsuk olduğu” iddiası bile ispatlanamazken, bir de “haberin
sahih bir senetle” olduğunu söylemek, ancak Kevseri gibi sabıkalı birisinin
yapacağı bir iştir. O’nun bu iddiasının ciddiye alınacak bir tarafı yoktur.
Delil olarak böyle bir senetle ortaya
konulan bu haber, hevasından hiçbir şey söylemeyen, her sözü ve fiili hüccet
olan Nebi aleyhisselam’dan aktarılsa bile delil olamayacakken, söz konusu fiil
bir başkasınınken nasıl delil olabilir?
Haberin yalan olduğunun diğer emareleri de metninde geçmektedir.
Haberin yalan olduğunun diğer emareleri de metninde geçmektedir.
İddia edilen habere göre, Şafii bu ziyaret
ve tevessülü, hem de her gün yaptığını söylemektedir.
İmam Şafii, Hicaz’da, Yemen’de, Şam’da,
Irak’da ve Mısır’da, İmam Ebu Hanife’den daha faziletli olan enbiyanın,
sahabenin ve tabiinin kabirlerini gördüğü ve oralarda böyle bir tevessülde
bulunmadığı halde, Ebu Hanife’nin kabrine hem de her gün gelerek tevessül
yapması pek inandırıcı görünmemektedir.
Ebu Hanife’nin kendi öğrencileri,
Muhammed, Ebu Yusuf, Züfer ve diğerleri, kendi hocalarının kabrinde böyle bir
tevessülde bulunmazlarken, hocalarının kabrindeki bu faziletlerin(!) onlara
gizli kalıp, bunun farkına varanın Şafii olması da hiç inandırıcı
gelmemektedir.
Dahası Şafi Bağdat’a geldiğinde,
yanlarında dua kasdedilen türbeler, zaten henüz mevcud değildir. Böylesi bir
uygulama Şafi zamanında daha bilinmemektedir.(11)
Şafi’nin kabirlerde namaz kılmayla alakalı
mezhebi ve fetvası malumken, insanlara bunun çirkin ve kötü olduğunu söyledikten
sonra(12), bu fiili kendisinin mi işlediği iddia edilmeye çalışılıyor?!
--------------
Dipnotlar
(1) Hatib
el-Bağdadi, Tarihu’l-Bağdat
(2) Ahmed el-Ğumari, Selefî veya Vahhabi(!) değil, Kevseri gibi bir halefidir. Elbani’ye ve Selefilere olan düşmanlığı herkesce malumdur. Onun bu sözleri, Kevseri’nin gerçek yüzünü bilmeyenlere aşırı ve mübalağalı gelebilir. Kevseri’nin kendince, Ebu Hanife ve mezhebini müdafaa sadedinde sika ravilere, hadis hafızlarına, imamlara, hatta sahabeye söylediği sözler yanında, Ğumari’nin bu ithamı hafif bile kalır. İlgilenenler, Muallimî Yemâni’nin Tenkil’ine bakabilirler.
(3) Ahmed el-Ğumari, Beyan-ı Telbisi’l-Mufteri, 239; Muallimi, Tenkil, 1/448
(4) Kevseri, Te’nib, 16
(5) Kevseri, Makalat, 381
(6) Muallimi, Taliatu’t-Tenkil, 65
(7) Elbani, Silsiletu’l-Ehadisu’d-Daife, 1/78
(8) İbn-i Hacer, Tevali’t-Tesis
(9) Zehebi, Mizan, 1/169 no: 5652
(10) Hatib’u’l Bağdadi, Tarihu’l-Bağdat, 4/209
(11) İbn-i Teymiyye, İktıda, 1/206
(12) Şafii, el-Umm, 1/463
(2) Ahmed el-Ğumari, Selefî veya Vahhabi(!) değil, Kevseri gibi bir halefidir. Elbani’ye ve Selefilere olan düşmanlığı herkesce malumdur. Onun bu sözleri, Kevseri’nin gerçek yüzünü bilmeyenlere aşırı ve mübalağalı gelebilir. Kevseri’nin kendince, Ebu Hanife ve mezhebini müdafaa sadedinde sika ravilere, hadis hafızlarına, imamlara, hatta sahabeye söylediği sözler yanında, Ğumari’nin bu ithamı hafif bile kalır. İlgilenenler, Muallimî Yemâni’nin Tenkil’ine bakabilirler.
(3) Ahmed el-Ğumari, Beyan-ı Telbisi’l-Mufteri, 239; Muallimi, Tenkil, 1/448
(4) Kevseri, Te’nib, 16
(5) Kevseri, Makalat, 381
(6) Muallimi, Taliatu’t-Tenkil, 65
(7) Elbani, Silsiletu’l-Ehadisu’d-Daife, 1/78
(8) İbn-i Hacer, Tevali’t-Tesis
(9) Zehebi, Mizan, 1/169 no: 5652
(10) Hatib’u’l Bağdadi, Tarihu’l-Bağdat, 4/209
(11) İbn-i Teymiyye, İktıda, 1/206
(12) Şafii, el-Umm, 1/463
Yorumlar
Yorum Gönder