Hatme-i Hacegan Konusundaki İddialar ve Onlara Cevaplar
Hatme-i Hâcegan’a getirilen deliller ve o delillere verilen cevaplar!
Enes bin Mâlik radiallahu anhu’dan Peygamber efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Cennet bahçelerine uğradığınızda orlardan istifâde edin, buyurdu. Sahâbe: Cennet bahçeleri nedir? Diye sorunca, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: Zikir halkalarıdır, dedi.
Bu gibi hadisi seriflerde hatme zikirlerine delil olabilecek hiç bir ibare yoktur.. çünkü bu ve diger zikirle alakali hadisleri Sahabe ve onlardan sonra gelenler, sûfilerin iddia ettiginin aksine açiklamislar ve amel etmislerdir..
Bakalim, Hatibul bagdadi rahimehullah bu babta sahabenin ve onlara hayir üzere uyanlarin bu rivayetleri nasil anladigina dair bazi rivayetleri zikrediyor..
İbni Mesûd radiallahu anhu: Cennet bahçelerine uğradığınızda ordan istifâde edin hadîsini buyurdu. Sonrada: ben kıssacıların halkalarını kast etmiyorum, fıkıh halkalarını kast ediyorum, buyurdu. (Hatîbul Bağdâdî rahimehullah, El fakîhu vel mutefakkih adlı kitâbının 94 sayfasında zikretti.)
Ebû Musâ El-eş’ari, ibn Masud hakkında: içinizde Abdullah bin Mesûd gibi bir bilgili var iken bana soru sormayın. (Ebû Abdillah Muhammed bin Sa’d rahimehullah, Ettabakatul kubrâ adlı kitâbında zikretti (2/261). diyen bir sahabi.
Yani sûfiler gibi koro halinde bir mecliste hep bir agizdan Allah Allah, hu hu, hay hay, diyerek seslerini yükseltmiyorlar.. Raks edip, cezbe’ye gelip, çalgilar çalıp kendinden geçmiyorlar… demek ki ne kastediyorlarmiş; “fıkıh halkaları” !
Birbaşka rivâyette Tabîinden olan Atâ El-Horâsânî rahimehullahın buyurduğu şu sözdür: Zikir meclisleri, helâl ve harâm meclisleridir, nasıl satın alacaksın, satacaksın, namaz kılacaksın oruç tutacaksın, nikâh, ve boşanma ahkâmı gibi ve buna benzer şeylerin meclisleridir. (Hatîbul Bağdâdî rahimehullah, El fakîhu vel mutefakkih adlı kitâbının 94 sayfasında zikretti.)
Görüyorsun tarikatlardaki gibi garip hal ve hareketler ile cezbeye geliyoruz diye Allah Rasulünün emretmediği ve yapmadiği şeyleri yapıp bunada zikir denmesini anlamadı bu sahabeler bilakis zikir ibadettir, ibadette asil olan ise gerek yapılış şekli olsun gereksede söylenen zikirler olsun sahih kaynaklarda bulunması gereklidir..
Atâ El-horâsânî zikir halkalarının ve meclislerinin ilim meclisleri olduğunu ve bu ilim meclislerindede helâl ve harâm meselelerinin ele alındığını, ticâret ahkâmının öğrenildiğini, nikâh ve boşanma ahkâmının işlendiğini, namâz, oruç ve buna benzer ibâdetlerin ahkâmı ile alâkalı meclisler olduğunu ifâde etmiştir.
Ve Kur’an-i Kerîmde Rabbimiz subhânehu ve te’âlâ şöyle buyurmuştur: Eğer bilmiyorsanız o halde zikir (ilim) ehline sorun. (Enbiyâ 7)
Rabbimiz tebâreke ve te’âlâ Kur’an-i Kerîmde zikir ehli demiştir, ve bundan ise ilim ehli kast edilmiştir. Zîrâ İmâm Taberî bu âyette İbnu zeyd’in: Kur’an ehli dediğini, ve zikrin Kurân olduğunu söyleyip şu âyeti okuduğunu rivâyet ediyor: Şüphesiz zikri (Kur’anı) Biz indirdik Onu koruyacak olan da elbette Biziz. (Hicr 9) Taberî tefsîri Enbiyâ sûresinin 7. âyetin tefsîri.
İbni kesîr rahimehullah tefsîrinde şöyle buyurmuştur: Sonra Allahu te’âlâ zikri kendisinin indirdiğini açıkladı, zikir ise kur’andır ve Allah onu değiştirilmekten ve tebdîlden koruyandır. (İbni kesîrin tefsîri “Tefsîrul kur’anil azîm” Hicr sûresinin 9. âyetin tefsîri.)
Ve kim ilim almak için bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolalaştırır. Bir kavim Allah’ın kitabını okumak ve aralarında öğrenmek üzere Allah’ın evlerinden birinde toplanmaya görsün ki, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. (Sahîh-i Muslim, 2699).
Bu hadîs-i şerîfin şerhinde İmâm Kurtubî şöyle buyurmuştur: Helâl ve harâm konularının işlendiği meclisler kast edilmiştir. (Feyzul kadîr, 1/442).
Yine hadîş-i şerîfte: bu meclislerden istifâde ibâresi geçmektedir, ve istifâde ise ilimle olur, zîrâ Peygamberimizden gelen bir rivâyette şöyle buyurmuştur:
“Peygamberler, ne dinar ne dirhem mirâs bırakırlar, ama ilim mirâs bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib ile elde etmiştir.” Ebu Davud, İlm 1, (3641);
Bu rivayetlerden de açikça anlasiliyor ki mescidlerde toplanip ilim ögrenmeye rağbet edilip Allah’ın kitabını okuyup onu aralarında ders yapmanın önemine ve faziletine Rasûlullah dikkat çekiyor.
Yani buna binaen bu kabilden gelen bütün rivayetlerde de anlaşılıyor ki zikir meclisi ve halkalarından kasıt ilim ve fıkıh meclis ve halkalarıdir..
Fakat sûfilerin çopu bu açiklayici rivayetleri tarikatlarina uymuyor diye ne hikmetse görmezlikten geliyorlar..!
İmâm Muslim’in sahîhinde Muâviye bin Ebî Sufyân radiallahu anhuma’dan gelen rivâyette peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Allahın rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem ashâbından oluşan bir halkaya uğradı ve: Sizi burda oturtan nedir diye sordu. Onlar: Allahı zikrediyoruz ve bizi İslâma ulaştırdığı için hamd ediyoruz, dedi. Peygamberimiz: Allah için soruyorum sadece bunun içinmi oturdunuz, dedi. Onlarda: Vallahi biz ancak bunun için oturduk dediler. Peygamberimiz: ben sizi suçlamak için yemin ettirmiyorum, ama bana cebrâil geldi ve Allah sizinle meleklere övündüğünü haber verdi buyurdu. Sahîh-i Muslim (2701).
Burda da hep birlikte zikir yapılacağına dair bi ibare yok, Sahabe radiyallahu anhum bir kaç kişi oturmuş birbirine yakin olarak halkada herkes kendine olmak üzere zikrediyorlar bu ise caizdir.
Çünkü İmam Ahmed’in Müsnedinde gelen bir rivayette, Rasûlullah sav Ali Radiyallahu anh’a yalnızken ve bir toplumun içerisinde iken, Allah’ı zikret derdi..
Ömer radıyallahu anhu ise Yâ Ebâ Musâ bize rabbimizi hatırlat derdi, o’da okurdu diğerleri ise dinlerdi. Mecmûul Fetâvâ (22/521)
Demek ki bir mecliste bir kişiden kur’an okumasını istemek caizmiş veya kitap okumasını..
Yani buraya kadar anladık ki ayetler ve hadislerde ‘zikir halkaları’ ifadesi sûfilerin iddia ettiği gibi hep bir ağızdan mecnunlar gibi belirli günlere ve belirli sayılara hasretmek caiz değildir..!
Yorumlar
Yorum Gönder